AKP’li vekil ve Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler’den ‘başörtüsü’ yazısı: Neden çıkarıyorlar
Yeni Şafak’ta “Başörtüsünden vazgeçme deneyimi” başlıklı bugünkü köşe yazısında AKP’li vekil Ayşe Böhürler, akademisyen Rukiye Kardaş Yalçın’ın 258 sayfalık doktora tezine yer verdi. “Her iki mahalleden, sekülerlerden de dindarlardan da çok laf işittiğimiz, suçlandığımız, ayrımcılığa uğradığımız bir nefret objesine dönüştürüldüğümüz günler çok eski değil.” diyen Böhürler, şöyle devam etti:
“Başörtülü kadınlar verdikleri mücadelede hem sekülerlerin hem de kendi mahallelerindeki geleneksel dindar grupların baskılarına maruz kalmışlardı. (…) Geleneksel dini çevreler kızların tek başına birey olma ve bağımsız bir kimlik kazanmalarına imkân vermemekteydi. Başörtüsü mücadelesi yasakçı laik-seküler cemaatler kadar bunlara da bir meydan okumayla ortaya çıktı.”
Aynı zamanda AKP kurucuları arasında yer alan Böhürler, “Gördüğüm kadarıyla başörtüsünden vazgeçenler ‘dinden uzaklaşmak’ için bunu yapmıyor.” dedi.
“BU AĞIRLIĞI TAŞIMAK İSTEMİYORLAR”
Başörtüsünü çıkarma sebebini, “başörtüsüne ve ona yüklenen sembolik anlamları temsil etmekten uzaklaşmak” isteğine bağlayan Böhürler, “Bu ağırlığı taşımak istemiyorlar. Başörtüsü konusuyla ilgili siyasi tartışmalar, yasaklar, ideolojik yakıştırmalar, aile baskıları ve daha pek çok etken başörtülü kadınların başörtüsü pratiğinden uzaklaşmasına neden olmuş. Bu durumlardan özgürleşmek istiyorlar. Estetik ve imaj kaygıları da var. Kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma ihtiyacını dile getiriyorlar.” ifadelerine yer verdi.
“AK PARTİLİ OLARAK GÖRÜLMEK İSTEMEDİKLERİ İÇİN BAŞINI AÇANLAR VAR”
Böhürler’in yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Bir bölümü başını açtıktan sonra başörtülü kadınlarla bir araya gelmeyi istemiyor. Daha çok dindar ve muhafazakâr gelenekten olmayanlarla bir arada bulunma arzusu göze çarpıyor. Başörtülülerle bir araya gelmemeyi tercih etme sebeplerinin başında; onların eleştirel üslubundan rahatsızlık, kendilerini yenilemediklerini düşünmeleri, sorgulamadan başörtüsü kullandıklarını düşünmeleri gibi kanaatleri var.
İnanç olarak değişenlerin sayısı çok az. Tamamı başörtüsü kullanmama kararından memnun, inandıkları gibi yaşadıklarını düşünüyorlar. Yaşadıkları bu durumu izah ederken başörtüsünün kültürel bir şey olduğuna inanmak, mesleki olarak yaşanan dezavantajlar, başörtüsü kullanmaya başlandığındaki heyecanının yitmesi gibi gerekçelendirmeleri var. Başörtüsüz süreçte yaşanan olumlu durum, daha çok kabul görme hali, özgür hissetme isteği, kendini dindar hissetmemek, başörtülülerin AK Partili olarak görülmesi, başörtüsünün siyasi malzeme olarak kullanılması, erkeklerin değiştiğini düşünmek gibi pek çok sebepleri var.
Gördüğüm kadarıyla tüm bunların özünde değişen çağ ve dinamiklerin içinde yeni bir kimlik arayışı ve aileden kopuş hikâyesi karşımıza çıkıyor. Bu tezde en çok dikkatimi çeken sebep başörtüsünün temsil ettiği sembollere olan itirazları.”