Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen konserde, Mezopotamya’dan başlayıp bugünün Türkiye topraklarına kadar uzanan operatik hikayeler ele alındı. Ortaylı, konserde eserleri seslendiren tenor Mert Süngü’nün yurt dışında yaşayan parlak sanatçılardan biri olduğunu belirterek, “Bu programlar devam ettiği sürece yurt dışında yaşamak zorunda kalan opera sanatçılarımızın peyderpey bu memlekete geleceği ve bizlere kendilerini dinleme fırsatı vereceğine hiç şüphem yok.” dedi.
Yunanlıların deyimiyle Küçük Asya kıtasının, hem Yunanlıların hem Mısırlıların hem de Mezopotomyalıların mitolijisinde her zaman yer aldığına işaret eden Ortaylı, “Türkiye, Tarih olarak da eski dünyanın merkez noktası. Onun için bestekarlar ve bilhassa opera sanatçıları, librettoları için klasik konuları, mitolojiyi ele aldıklarında ister istemez buraya geliyorlar.” diye konuştu.
“TÜRKİYE TARİHİNİ HERKES KİTAPLARDAN OKUYACAK DEĞİL”
Tarihte İstanbul’un fethinin, tiyatroların ve operanın çok canlı bir konusu olduğunu söyleyen Ortaylı, şöyle devam etti:
“Türkiye tarihini herkes kitaplardan okuyacak değil. Tiyatrolarla da operalarla da öğrenmek yolunu seçtiler. Tabii her zaman için doğru değildir. Nitekim Yıldırım Bayezid ve Timur’un niçin savaşa sürüklendiği bugün bile tarihçiler arasında pek çetin kavgalara sebep olurken, operacılar işi çözmüşler. Timurlenk doğrudan doğruya Bayezid’in prenseslerinden Asteria’yı istiyor. ‘Bu kızı bana gönder’ diyor, öbürü de ‘kellemi keserim alamazsın’ diyor ve bunun anlatıldığı agresif aryayı Mert’ten dinleyeceğiz. Konu son derece saçma olabilir. Ama Orta Çağların hakim konusudur.”
İlber Ortaylı, Nevit Kodallı’nın “Hürrem Sultan” eseri seslendirilmeden önce, “Hürrem Sultan, Ankara Devlet Opera ve Balesinin cesur bir atılımıydı. Kodallı’nın bestesiyle bir Hürrem librettosu sahneye konuldu ve başarılı bir temsil verdiler. Tabii librettonun Hürrem Sultan ve Kanuni’yle hiçbir alakası yok. Onu artık onların fantezisine veriyoruz. Hindistan’a bile gidiyorlar ikisi.” değerlendirmesini yaptı.
“VALİDE SULTAN OLMADAN ÖLDÜĞÜ HALDE ONA KOCASI SÜLEYMAN, SULTAN UNVANINI VERDI”
Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı padişahları içerisinde nadir tek eşlilerden birisi olduğunu aktaran Prof. Dr. Ortaylı, şu bilgileri verdi:
“Hürrem’e hakikaten aşıktı. Hürrem de aşık olunmayacak bir tip değilmiş. Venedik ressamlarının hakikate yakın portrelerinden görülüyor bu. (Hürrem Sultan’ın) Litvanyalı veyahut Galiçyalı olduğu düşünülüyor. Çok kabiliyetli, Türkçeyi çok çabuk öğrendi ve şiir, güzel mektuplar yazacak kadar. Valide Sultan olmadan öldüğü halde ona kocası Süleyman, sultan unvanını verdi. Bir özelliği oğulları II. Selim üzerinden bir hanedan ondan çıkıyor. Hürrem Sultan, büyük büyük anne, bu önemli bir nokta. Bugün bile Hürrem Sultan’ın mezarı, Süleymaniye haziresindeki kabri, Ukrayna heyetleri tarafından resmi protokole dahil olarak ziyaret ediliyor. Ukraynalılar, Hürrem Sultan’la iftihar ederler.”
Ortaylı, Topkapı Sarayı’nda harem bölümünü Hürrem Sultan’ın yaptırdığına da işaret ederek, “Kocasının gün boyu eski saraydan uzakta Topkapı’da olmasını pek hazmedemedi. Harem kısmını da oraya naklettirdi ve Mimar Sinan’a yaptırdı. Mimar Sinan’ın hiç şüphe yok en hüzünlü ve en sıkıcı yapılarından biri. Fakat eserler, duvarlardaki kitabeler bakımından son derecede zengin.” dedi.
Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” eserinin ilk Almanca operalardan biri olduğunu belirten Ortaylı, bugün halen “opera Almanca mı İtalyanca mı olur” diye tartışmalar yaşandığını söyledi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, tarih kitaplarında yanlış tanıtılan Sultan Abdulaziz’in de çok iyi bir Batı müziği kompozitörü olduğuna dikkati çekerek, veliaht 5. Murat’ın da danslarıyla, Fransızcasıyla, müzik ve resim bilgisiyle yaşadığı dönemde insanları etkilediğini anlattı. Bu isimlerin önemli eserlerini ise piyanist, besteci ve müzik araştırmacısı Vedat Kosal’ın armonize ederek, bugüne taşıdığı bilgisini verdi.
Yaklaşık 60 dakika süren konserde George Frideric Handel, Nevit Kodallı, Christoph Willibald Gluc, Giuseppe Donizetti ve Ferit Tüzün’ün yanı sıra Sultan Abdülaziz’in eserlerinden seçilen parçalar, tenor Mert Süngü tarafından piyanoda Fügen Yiğitgil’in eşliğinde dinleyicilerin beğenisine sunuldu.