Ankara Üniversitesi Yer Bilimleri Uygulama Araştırma Merkezi’nce, deprem bölgesinde Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilerini araştırmak üzere TÜBİTAK desteğinde çalışma başlatıldı. Proje kapsamında Antakya’da 4 öğretim üyesi ile çalışma yapan Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu, olası Antakya depreminin etkilerinden korktuklarını söyledi.
Prof. Dr. Kadıoğlu, “Antakya’da gerilme hareketinin etkisi ile oluşan bir fay hattı var. Henüz o fay hattı kırılmadı, kırılabilir. Kırıldığı zaman Antakya şehri gerçekten mevcut haliyle bugünkünden daha da kötü bir duruma düşebilir. Bu nedenle aynı durumu yaşamamamız için kesinlikle Antakya’nın mevcut yerleşim alanlarına binaların inşa edilmemesi lazım. Bizim çalışmamıza göre, Antakya’nın içinden geçen Asi Nehri’nin kendisi fay hattının üstünden geçmektedir. Bu, ana fay hattı. Buna paralel doğu yönde birkaç tane paralel fay hattı mevcut. Aynı zamanda kuzeybatı yönünde Amanos Dağları’na birkaç paralel fay hattı mevcut. Antakya’nın kuzeybatısı ve güneydoğusu birbirine paralel olarak açılma hareketi ile gelişmiş çok sayıda fay mevcut. Bu faylar kırıldığı zaman, hepsi harekete geçtiğinde, bölgede ciddi anlamda yıkım etkisi gösterecektir” dedi.
‘KURALLARA UYULMAZSA, BU FELAKETİ BİR DAHA YAŞARIZ’
Prof. Dr. Kadıoğlu, Antakya’nın tarihi yapısına bakıldığı zaman daha önce 18 kez yıkıldığını belirterek “Günümüzde de Kahramanmaraş depreminde Antakya yıkıldı. Ama hala ders alamamışız. Özellikle sivil kuruluşlar, bu bölgede eski binaların eskisi gibi yeniden yapılmasını talep ediyor. Bu da devletimizi zor duruma düşürüyor. Buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum. Eğer bir daha o evlerin yıkılmasını istemiyorsanız, bir daha hepimizin mateme düşmesini istemiyorsanız, bir daha ekonomik krize düşmemizi istemiyorsanız, lütfen kurallara uyacak şekilde Habib-i Neccar Dağı’nın eteği, Amanos Dağı’nın eteğinin dışında herhangi bir yapılaşmamanın yapılmaması gerekmektedir. Sadece nitelikli tarihi binaların imar, restore edilmesi gerekmektedir. Onun dışındaki bütün binaların kesinlikle yıkılmamış ise de yıkılması gerekir. Bir taraftan afet, bir taraftan fay hatları ve bunların jeolojik olarak yapısına bakıldığı zaman Antakya, konum itibarıyla tehlikeli bir noktanın içerisinde. Bu nedenle devletin koymuş olduğu kurallara uymamız gerekiyor. Eğer bunlar yapılmaz, kurallara uyulmazsa, bu felaketi bir daha yaşar, bir daha görürüz. Ben görmesem de benden sonraki neslimiz görecek” diye konuştu.
‘BİLİME İNANALIM’
Antakya çevresinde kültürel tarihi mirasın zarar gördüğü binaların yer içi görüntülemelerine yönelik çalışmaları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, “Bu çalışmalarımızda Asi Nehri’nin gerçek anlamda bir fay hattı üzerinden aktığını gördük. Bu, aktif bir fay hattı. Antakya bölgesinde meydana gelen depremlerin özellikle Asi Nehri’nin üzerindeki hareketlerin etkisi ile geliştiğini tahmin ediyoruz. O bölgede nitelikli binaların dışında diğer binaların kaldırılmasına yönelik bir çalışma yürütülüyor. Ancak benim yapmış olduğum gözlemler, incelemeler sonucunda sivil kuruluşlar, buna şiddetle direnmektedir; ne olursa olsun mevcut binaların aynı şekilde yeniden yapılması yönünde. Ancak binayı ne kadar sağlam yaparsanız yapın, o binanın altında bir kırık hattı varsa, binanızı bir daha yaşatmaz, tekrar yıkar. Bilime inanalım. Önce bilim ondan sonra kültürel mirasımızı koruyalım. Niteliksiz olan binaların tamamının yıkılması, yıkılmış olanların da yerine yenisi yapılmaması gerekmektedir” dedi.